Ahmet Tübcel'in kaleminden; Kaymakam Gökhan Görgülüarslan’a veda
Sadece Devletin ve milletin adamı…
Bazı insanlar vardır; yumuşak başlıdır ama asla uysal koyun değildir.
Bazı insanlar vardır; sadece Cuma namazlarında eğilir, başka hiçbir otoriteye baş eğmezler.
Bazı insanlar vardır; gözlerinin gördüğü hiçbir şeyden korkmazlar.
Bazı insanlar vardır; Anadolu’nun bağrından çıkmış yiğit evlatlardır.
Bazı insanlar vardır; bulundukları makamdan güç almazlar, aksine o makama ruh verir, şeref verir.
Bazı insanlar vardır; gittikleri yerlerde iz bırakmakla kalmaz, dua bırakır, gözyaşı bırakır, şükran duygusu bırakır, minnettarlık bırakır…
Bazı insanlar vardır; görevlerini yaparken sadece mevzuatları değil, vicdanlarını da rehber edinirler.
Bazı yöneticiler vardır; bir ilçede görev yapıp ayrıldıklarında ardında yazılı raporlardan çok gönüllerde izler bırakırlar.
Bazı insanlar vardır; kapılar ardında değil, halkın arasında yaşamayı tercih ederler.
Bazı insanlar vardır; bir çocuğun gülümsemesini, bir yaşlının duasını en büyük ödül sayarlar.
Bazı insanlar vardır; her kararlarında hukuku ve adaleti, her adımlarında merhameti gözetirler.
Bazı insanlar vardır; görevi temsil değil, hizmet olarak görür, göz boyamaz, yürek kazanırlar.
Bazı insanlar vardır; ayrıldıklarında arkalarından sessizlik değil, özlem ve hasret yankılanır.
Bazı insanlar vardır; güce yaslanmaz, halkın duasına güvenirler.
Bazı insanlar vardır; hiçbir ayrım yapmadan herkesi dinler, her sesi duyar, her yüreğe dokunurlar.
Bazı insanlar vardır; onun bunun adamı değil sadece devletin ve milletin adamı olurlar.
Bazı insanlar vardır; şatafattan değil, sadelikten güç alırlar.
Bazı insanlar vardır; doğru bildikleri yoldan sapmaz, yanlışın karşısında dimdik dururlar.
Bazı insanlar vardır; halk onları bir görevli olarak değil, bir evlat, bir kardeş, bir abi, bir dost gibi görür.
Bazı insanlar vardır; gittikleri her yere huzur, ayrıldıkları her yerde hüzün ve hasret bırakırlar.
Bazı insanlar vardır; veda ettiklerinde, geride “iyi ki tanımışız” dedirten bir iz bırakırlar.
Bazı insanlar vardır; koltuk makam sevdalısı değil millet sevdalısıdırlar
Ve işte Kaymakam Gökhan Görgülüarslan, tam da bu “bazı insanlardandır” …
Kaymakam Gökhan Görgülüarslan, işte tam da böyle bir devlet adamıydı.
Çünkü Balıkesir’in Ayvalık ilçesinden İzmir’in Konak ilçesine gelirken kendisi onuruna verilen yemekte efsane kaymakam diye anılan kaymakam bey orada yaptığı konuşmada şöyle demişti; “hepimizin vatandaşı olmaktan büyük onur duyduğu bu büyük devletin, bu büyük milletimizin kuruluşuna giden yolda ecdadımız, atalarımız çok büyük fedakârlıklar yapmışlar. Yaptıkları fedakârlıklarla her birimiz iftihar ediyoruz. Onların yattıkları yerde kemiklerini sızlatmak istemiyorsak, onları onurlandırmak istiyorsak, biz bir olmalıyız. Ufak tefek ayrışmalarımızı, ufak tefek farklılıklarımızı öne çıkararak birbirimizi kırmamalıyız diye düşünüyorum. Yoksa o büyük mirasımızı kaybederiz. Ben görev yaptığım sürece, çeşitli vesilelerle de dile getirdim. Bir kez daha söylüyorum; ben, sadakati ülkesine olanlardanım. Sadakatin ecdadımızın yaptıklarına, onlara vefa duyulması gerektiğine inananlardanım. " DİYEREK ÜLKESİNE VE DEVLETİNE SADAKATİNİN VE VEFASININ BİR KEZ DAHA ALTINI ÇİZMİŞTİ…
Konak’ta göreve başladığı ilk günden bu yana, makam kapısını halka açık tuttu. Fakirin, fukaranın, yetimin, şehit ailesinin, gazinin sesi oldu. Devletin şefkatli yüzüydü… Yüreği yufka, kalbi merhametle yoğrulmuştu. Makamı vardı ama kibri yoktu. Yetkisi vardı ama zulmü yoktu. O, gücünü devletten aldı ama yönünü haktan, hukuktan şaşmadı çünkü o Anadolu’nun yiğit evladıydı…
Konak gibi İzmir’in kalbinde yer alan bir ilçede görev yaparken, onun varlığını en çok hissedenler ne büyük firmalar ne protokoldeki isimlerdi. Onu en iyi tanıyanlar; yetim çocuklar, şehit anaları, yoksul babalar, hizmetten mahrum bırakılmış ve unutulmuş mahallelerdi. Çünkü o sadece bir kaymakam değil, devletin halkla buluştuğu en sahici yüzdü.
Kaymakam Görgülüarslan, halkın arasına karışmaktan, bir yaşlının dizinin dibine oturmaktan, bir annenin derdini gözlerinin içine bakarak dinlemekten hiçbir zaman kaçınmadı.
Çünkü o, sadece resmi görevlere değil, insan olmanın yüklediği sorumluluğa da talipti.
Bir yetim ağladığında gözleri dolan, bir annenin derdi olduğunda onunla birlikte dertlenen bir Kaymakamdı o…
Kimseye boyun eğmedi ne makamlara ne kişilere ne de menfaat odaklarına baş eğdi.
Ve belki de bu yüzden, bugün görev süresi dolmadan, bir yıl öncesinden "Niğde’nin Bor" ilçesine tayin edildi.
O Sadece ve sadece Cuma namazlarında eğilen, yalnızca Allah’a boyun eğen bir adamdı.
Görev yaptığı ilçelerde herkesin dilindeydi adı. Ama adı kadar meşhur olan bir yönü daha vardı: Duygusallığı…
Bir şehit annesiyle otururken gözleri dolar, bir çocuğun hayalini dinlerken içlenirdi.
Çünkü o sadece bir Kaymakam değil, aynı zamanda çok iyi bir insan, iyi bir baba, iyi bir evlattı.
Hayatında iki şeye sadakati vardı:
Biri devlete, diğeri ailesine…
Ve ailesinin içinde, kızı Begüm’ün yeri bambaşkaydı.
Begüm'ün adını her anışında gözleri gülerdi.
Begüm’ü anlatırken, koca bir ilçeyi yöneten bir devlet adamı değil ’de, küçük bir çocuğun gözlerine bakan bir baba olurdu.
Çünkü onun sevgisi ’de, bağlılığı ’da, yüreği gibi tertemizdi.
Bugün onu Konak’tan alıp Niğde'nin Bor ilçesine tayin ettiler...
Evet, her yer bu vatanın bir parçası… Ama bu gidişin ardında bir burukluk, bir hüzün var.
Henüz görev süresi dolmamışken, başka bir ilçeye atanması; sadece bir idari değişiklik değil, vicdanları kanatan akıllarda soru işareti bırakan bir uygulamaydı…
Belki bu karar bazı odakların hoşuna gitti.
Belki dimdik duruşu, kimseye biat etmeyişi, boyun eğmeyişi, sadece devlete sadakat göstermesi bazı çevreleri rahatsız etti.
Ama unutmasınlar ki; BU MİLLET KİMİN NE OLDUĞUNU BİLİR.
Çünkü İzmir her ne kadar büyükşehir gibi görünse de bizim için büyük bir kasaba! yani şunu demeye çalışıyorum "BİZ KIRK KİŞİYİZ BİRBİRİMİZİ BİLİRİZ..."
Günü geldiğinde her şey açığa çıkar.
O, kimsenin adamı olmadı. O, sadece milletin adamıydı.
Ve bizler, onu dualarla ve gözyaşları ile yeni görev yerine uğurluyoruz.
Bu tayin geçici bir veda olabilir, ama gönüllerde bıraktığı etki uzun yıllar silinmeyecek.
Çünkü onu uğurlayanlar sadece protokoldekiler değil, çocuklar, anneler, emekliler, esnaflar, gecekondu sakinleri…
İzmir’in kalbi Konak’ta, geride bıraktığı sadece bir görev, hizmet süreci değil…
Geride bıraktığı bir sevda, bir özlem, bir minnettarlık.
Yolun açık olsun Gökhan Kaymakamım.
Nereye gidersen git, biliyoruz ki sen yine bir çocuğun başını okşayacak,
bir gazinin elini tutacak, bir şehit annesinin gözyaşını sileceksin… Çünkü senin görev yerin haritada değil, gönüllerdedir.
Sen her neredeysen, orası halkın umudu olacak.
K"RAL ADAM YOLUN AÇIK OLSUN…. (ADAMSINN)"