Açıklamaya, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel ve İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kaynak katıldı.

'TÜRKİYE ELİNDE 120 MİLYON DOZ AŞI OLSAYDI BAĞIŞIKLANABİLİRDİ'

Prof. Dr. Gazi Yaşargil hayatını kaybetti
Prof. Dr. Gazi Yaşargil hayatını kaybetti
İçeriği Görüntüle

Aşılama konusunda doğru bir politika izlenmediğini ifade eden Prof. Dr. Kaynak, 'Toplumda pandeminin ortadan aldırılmasının yolu bağışıklık elde etmek. Bunun iki yolu vardır. Biri toplumsal bağışıklık denilen sürü bağışıklığıdır Bunda insanlar birbirlerine hastalığı bulaştırarak doğal bağışıklık elde ederler. Ama bu sırada yüksek ölüm oranlarıyla karşılaşılır. Dolayısıyla bu bağışıklık insani bir yöntem değildir. O halde geriye aşılama kalıyor. Aşılama dediğimiz aktif bağışıklama yönetmelerinden başlıcasıdır ve Türkiye sağlık personeli olarak çok hızlı bir şekilde eğer aşı olursa toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak inan kayağına sahiptir. Aşılanın mümkün olduğu kadar hızlı ve etkin yapılması şarttır. Çünkü aşılama süresi artıkça elde edilecek verim azalacaktır. Toplumun en azından yüzde 75'inin yani yaklaşık 60 milyonun bağışıklanması lazımdır. İki dozdan hesap edilince Türkiye'nin 120 milyon aşıya ihtiyacı var. Şu anda Türkiye'de 16 milyon doz aşı kullanılmıştır. Dolaysıyla halen Türkiye ocak ayından bu yana 3 ayda ihtiyacı olan aşının yaklaşık olarak yüzde 12'lik kısmını temin edebilmiştir. Oysa ki ihtiyacımız olan 120 milyon doz aşı bu 3 ay içinde temin edilmiş, olsaydı günde 1 milyon aşı yapma kapasitesi olan sağlık ordusu olduğu için Türkiye'nin ihtiyacı olan toplam bağışıklık sağlanabilirdi. Fakat aşı olmadığı için u yapılamadı. Alı niye yoktu? Bunu saydam bir aşı politikası olmadığı için bilmiyoruz. Eğer yeteri kadar aşı temin edilseydi yeterli bağışıklık düzeyi elde edilebilirdi. Bu yapılmadı. Çünkü aşı yok. Yeteri kadar aşı oldu zaman önceliğin önemi kalmaz. 14 Ocak'tan bu tarafa Türkiye elinde 120 milyon doz aşı olsaydı bağışıklanabilirdi. Buradaki öncelik sorun haline getirilmemeliydi. Toplumun yüzde 70'lik kısmının aşılaması gerekiyordu' dedi.

'YENİ BİR PLAN GEREKİYOR'

İzmir'deki yoğun bakımların doluluk oranının kritik seviyelere ulaştığı hatta hastalara yetişilemediğini ifade eden Dr. Yüksel, İzmir'de sahra hastanelerinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti ve 'Yoğun bakımların en dolu olan birkaç ilden bitiyiz. Bunu yüzde 80'lerle ifade edildi. Bu aslında o sağlık kuruluşunun yoğun bakımının dolu olduğu anlamına geliyor Bizim aldığımız verilere göre yoğun bakımlar ve pandemi servisleri yetersiz geliyor ve yenilerinin açılması gerekiyor. İyi yönetilemeyen bir sağlık ortamında bunun yükü de sağlık çalışanlarına yükleniyor. Yeni bir plan gerekiyor. Bu, başarısız bir pandemi yönetimindir. Sahra hastaneleri ve yeni seçeneklerle bunların bizlerle paylaşılması ve yeni tedbirler alınmalıdır. Sahra hastaneleri, bundan daha önce de konuşuldu. Eğer zamanında bizler dinlenseydi belki bugün bunları konuşuyor olmazdık. Sahra hastaneleri önümüzdeki günler için kaçınılmaz görünüyor' ifadelerini kullandı.

'ZORUNLULUK HALİNE GELMEDEN YAPILMASI GEREKİRDİ'

Sahra hastanesinin İzmir için gerekli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kaynak ise, bazı nüanslara dikkat çekti ve şunları söyledi; 'Bilimsel akış şemaları vardır. Bir salgınla mücadele ederken karantina, izolasyon, pandemi hastaneleri ve kontak taraması dediğimiz işlemler yapılır. Sahra hastanesi askeri bir tabiridir. Bunlar şu ana kadar yapılmadı. Bütün hastanelerde corona hastaları kabul edildi. Ne yazık ki bugünkü şartlar altında izolasyon, karantina ve tedavi de hastane seviyesinde yapıldı. Hastanelerinde e kapasitesi düşürüldü. Aslında bunlar hastane düzeyinde yapılan tedbirler ama pandemiyle hastane düzeyinde mücadele edilemez. Sahra hastanesiyle mücadele edilir. Bugüne kadar yapılabilirdi ama yapılmadı. Bunun bir zorunluluk haline gelmeden yapılması gerekirdi.'