İzmir’de il başkanlığı koltuğu boşalmış durumda. CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, çeşitli suçlamalarla cezaevinde tutuklu yargılanıyor. Bu sadece hukuki değil, aynı zamanda siyasi olarak da partiyi ağır bir krizin içine sürükleyen bir tablo. Böyle bir durumda ne yapılır? Sağduyulu bir genel merkez, partinin en güçlü olduğu şehirlerden birinde kongre sürecini tabanın iradesine bırakır, örgütü dinler, güçlü isimleri öne çıkarır.

Ama CHP Genel Merkezi ne yaptı? Tüm bu şaibelere, iddialara, tutuklu yargılanma sürecine rağmen, Aslanoğlu’nu tek aday olarak kongreye sokma kararı aldı. İzmir’de adı geçen güçlü isimler —Buca İlçe Başkanı Çağdaş Kaya, eski Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve CHP eski Gençlik Kolları Genel Başkanı İrfan İnanç Yıldız bir kenara itildi. Örgütün söz hakkı hiçe sayıldı.

İzmir’deki CHP üyeleri, gönül verenler, taban bu karar karşısında büyük bir rahatsızlık içinde. Çünkü bu tavır sadece İzmir’de değil, tüm Türkiye’de CHP’nin nasıl bir zihniyetle yönetildiğini gösteriyor. “Demokrasi” diyen CHP, iş kendi içindeki koltuk hesaplarına gelince bırakın çoğulculuğu, bırakın özgürlüğü, tek adaylı, dayatmalı bir anlayışla yol almaya çalışıyor.

Bu tablo, CHP’nin bugün neden iktidara yürüyemediğinin en net göstergesidir. Kendi içinde demokratik olamayan, kendi üyelerinin iradesine saygı göstermeyen, şaibelerle anılan bir ismi dayatma cesaretini gösterebilen bir parti, halka nasıl güven verebilir? CHP, İzmir gibi bir kaleyi bile yanlış yönetim anlayışıyla yıpratıyorsa, Türkiye’ye dair vaat ettiği “demokratik dönüşüm” sadece bir slogandan ibarettir.

Kısacası, CHP’nin İzmir’deki bu kongre kararı hem örgütüne hem seçmenine ihanettir. Şenol Aslanoğlu’nun ismini tek aday olarak kongreye dayatmak, İzmir’in değil, bir avuç dar kadronun çıkarını gözetmektir. Ama unutulmamalı: İzmirli siyaset bilinci yüksektir, kimseye kolay kolay piyon olmayı kabul etmez. Bu karar, uzun vadede CHP’ye ağır bir fatura çıkaracaktır.