Türkiye’nin 40 yıla yakın süredir mücadele ettiği terör belasından en fazla yara alan şehirlerden biri olan Diyarbakır’da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Cumhur İttifakı’nın başlattığı Terörsüz Türkiye süreci sahada güçlü bir karşılık buluyor. Sokakta konuşulan dil net: Bölge insanı artık geçici adımlar değil, köklü ve kalıcı bir çözüm istiyor. Vatandaş da esnaf da terörün tamamen bitirilmesi için ortaya konan siyasi iradeyi önemsiyor; bu iradeye destek verenlerle mesafeli duranları açıkça ayırt ediyor. Diyarbakır’da oluşan kanaat, huzurun adresinin kararlılık, liderlik ve güçlü devlet iradesi olduğu yönünde.
Sahaya Çıkmadan Gerçek Görülmez
Gazetecilik bazen rakamlarla, bazen resmi açıklamalarla, bazen de satır aralarında gizli kalmış gerçeklerle yapılır. Ama en kıymetlisi, sahaya çıkıp insanın gözüne bakarak dinlediğiniz cümlelerdir. İşte bu düşünceyle, “Terörsüz Türkiye” programı kapsamında İzmir’den bir grup gazeteci arkadaşımla birlikte, terörden en fazla eziyet çekmiş, maddi ve manevi olarak en büyük bedeli ödemiş illerden biri olan Diyarbakır’a gittik.
Bu düşünceyle; Medya Ege’den Arif Çayan, Gerçek Haberci’den Adem Nakçı, Yeni Asır’dan Metin Burmalı ve Manşet İzmir’den Yusuf Kırbiç ile birlikte Cumhur İttifakı’nın başlattığı “Terörsüz Türkiye” sürecini, Diyarbakır’da yaşayan insanların, esnafın ve sokaktaki vatandaşın gözünden dinlemek üzere yola çıktık.
Amacımız çok netti: Cumhur İttifakı’nın başlattığı “Terörsüz Türkiye” sürecini, Diyarbakır’da yaşayan insanların, esnafın, sokaktaki vatandaşın gözünden dinlemek. Masabaşı yorumlar yerine, sahadan izlenimlerle bu sürecin nasıl karşılandığını anlamak istedik.
Diyarbakır’da İlk İzlenim: Umut
Diyarbakır’a adım attığımız ilk andan itibaren karşılaştığımız tablo, ezber bozan nitelikteydi. Çarşıda, sokakta, dükkân önlerinde yaptığımız sohbetlerde ortak bir duygu hâkimdi: Umut. Kırk yıla yakın süredir bölgenin yakasını bırakmayan terör belasından yorulmuş insanlar, bu sürecin kalıcı olmasını istiyor. “Artık silah değil, ticaret konuşulsun”, “Çocuklarımız korkuyla büyümesin”, “Diyarbakır huzurla anılsın” cümlelerini defalarca duyduk.
Esnafın Söylediği Net: Huzur Olmadan Bereket Olmaz
Esnaf, özellikle dikkat çekiciydi. Terörün gölgesinde kepenk açıp kapatan, yıllarca yatırım yapmaya çekinen, ekonomik olarak ciddi kayıplar yaşayan kesim, süreci açıkça sahipleniyor. Terörsüz bir ortamın; turizmi canlandıracağını, ticareti büyüteceğini, istihdamı artıracağını ve bölgeyi gerçek anlamda refaha kavuşturacağını söylüyorlar. Bu beklenti sadece ekonomik değil; aynı zamanda psikolojik bir rahatlama arayışı.

Güçlü Liderlik, Güçlü İnanç
Görüştüğümüz vatandaşların önemli bir kısmı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Cumhur İttifakı’nın başlattığı bu sürecin samimi ve kararlı olduğuna inanıyor. “Bu iş kökten bitsin” diyenlerin sayısı az değil. İnsanlar artık geçici çözümler değil, kalıcı bir huzur istiyor. Devletin güçlü iradesini sahada hissettiklerini dile getiriyorlar.
Bu Sürecin Sandıkta Karşılığı Olur
Dikkat çeken bir diğer nokta ise, sürecin siyasi yansımalarına dair yapılan değerlendirmelerdi. Sohbetler ilerledikçe, bu adımın özellikle AK Parti ve MHP açısından ciddi bir toplumsal karşılık bulacağı hissediliyor. Vatandaşlar, “Bizi bu dertten kim kurtarırsa, sandıkta karşılığını görür” düşüncesini açıkça ifade ediyor. Bu da Terörsüz Türkiye sürecinin sadece güvenlik politikası değil, aynı zamanda güçlü bir toplumsal mutabakat zemini oluşturduğunu gösteriyor.
Terörle Değil, Hayatla Anılan Bir Diyarbakır
Diyarbakır’da gördüğümüz tablo şuydu: İnsanlar artık korkuyla değil, umutla konuşmak istiyor. Terörle anılan bir şehir değil; tarihiyle, kültürüyle, ticaretiyle öne çıkan bir Diyarbakır hayali kuruluyor. Bu hayalin merkezinde ise huzur ve güven var.

Sorumluluk Sadece İktidarın Değil
Bu noktada altı özellikle çizilmesi gereken bir gerçek var: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu güçlü siyasi irade, bölgede karşılığını bulmuş durumda. Terörle mücadelede kararlı, net ve tavizsiz bir duruş sergileyen bu yaklaşımın, sadece iktidarın değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilen tüm siyasi partilerin ortak sorumluluğu olarak görülmesi gerekiyor. Diyarbakır’da konuştuğumuz vatandaşlar, bu sürece destek verenleri dikkatle takip ediyor; mesafeli duran ya da açık destek vermeyen siyasi aktörlerin ise bölge insanının gözünde giderek değer kaybettiğini ifade ediyor.
İnsanların beklentisi açık: Terörsüz Türkiye hedefine kim samimi şekilde omuz veriyorsa, toplumda karşılığını da o buluyor. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde yürütülen bu sürecin sahiplenilmesi, hem toplumsal huzur hem de siyasal meşruiyet açısından büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak; Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde, Cumhur İttifakı’nın başlattığı “Terörsüz Türkiye” süreci, Diyarbakır’da yaşayan insanlar için bir siyasi slogan değil, somut bir umut kapısı olmuş durumda. Bunu ne bir basın bülteninde ne de resmi bir açıklamada gördük. Bunu sokakta, esnafın dükkânında, vatandaşın gözlerinde gördük.
Gazeteci olarak Diyarbakır’dan notum şudur: Bu süreç, bölgede büyük bir memnuniyetle karşılanıyor ve insanlar, yıllardır özlemini duydukları huzurun bu kez gerçekten kalıcı olacağına inanmak istiyor.
Dip Not: Evet, ciğerde yedik, kebapta yedik, kadayıf da yedik. Tek amacımız bölgeyi ziyaret olsa da bunları da yaptık. Merak edenlere... :))




