İzmir'in Aliağa ilçesinde geçtiğimiz günlerde gündeme gelen 'asbestli gemi sökümü' (NAe Sao Paulo) tartışmaları hız kesmeden devam ediyor.

Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar’ın "Radyasyonlu, nükleer atıklı, asbestli gemiler, Aliağa'da sökülüyor, çevre kirletiliyor, şeklinde bir görüş var. Bu bir algıdır. Oysa Aliağa, gemi söküm konusunda o kadar çok iyi ki, kimsenin, hiçbir ülkenin alamadığı sökülecek gemileri, Aliağa alıyor" ifadelerini kullandığı ve işlem kapsamında meslek odaları ve STK’ların eylem yaptığı süreçte yeni bir gelişme yaşanmıştı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nca bir tehlike bulunması durumunda geminin söküm işlemlerine başlanılmayacağı ifade edilirken, söküm işlemini gerçekleştirecek olan firma yetkilileri ise iddia edilen asbest oranının gerçeği yansıtmadığı yönünde açıklama yapmış ve halen Brezilya'da olan geminin ay sonunda yola çıkacağı ve 1-1,5 ay içerisinde İzmir'e geleceği ifade edilmişti. Gemi ile ilgili İzmir Barosu ‘sivil itaatsizlik’ çağrısında bulunurken, CHP İzmir İl Başkanlığı Aliağa’da basın toplantısı düzenledi.

CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel başkanlığında CHP Aliağa İlçe Başkanlığı’nda düzenlenen açıklamaya CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, CHP İzmir İl Yöneticisi Sedredil Coşkuner ve CHP Aliağa İlçe Başkanı Özlem Şan Oğuzhan katıldı.

HUZUR İÇİNDE YAŞAYAN İNSANLARIYLA ANILMAK İSTEYEN BİR İLÇE
Dünyada bu tür sökümleri yapacak birkaç ülke olduğunu dile getiren CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, üç beş kuruş için insanların riske atılmaması gerektiğini belirtti. Yücel, “Aliağa, çevresi, doğası, denizi ve huzur içinde yaşayan insanlarıyla anılmak isteyen bir ilçe. Aliağa, çocuklarının asbest soluyarak büyümesini, ilçenin havasının zehirle doldurulmasını ve üç beş kuruş için ilçe halkının hayatının hiçe sayılmasını istemiyor. Brezilya’ya ait Asbest Yüklü Gemi NAe São Paulo’nun Aliağa’da Sökülmesini ne Aliağalılar ne de İzmirliler istiyor. Bu konuda dünyada zehir çöplüğü olarak kullanılan 2 ülkeden diğeri olan Hindistan bile, bu geminin ikizi olan ve 760 ton asbest barındırdığı tespit edilen geminin sökümünü, Yüksek Mahkeme kararıyla reddetti. Geriye bu çöpü ve zehri kabul edecek tek ülke kaldı o da Türkiye. Peki, bu zehir dolu ve söküldüğü takdirde ortaya çıkacak tüm zehrindoğaya ve havaya karışacağı kesin olan geminin sökümünü yapmak zorunda mıyız? Bu geminin sökümünden firmanın elde edeceği gelir veya devletin alacağı vergi, Aliağalılar ve İzmirlilerin hayatından, doğamızın bozulmasından ve kirletilmesinden daha mı kıymetli? Bize göre cevap kocaman bir hayır! Bu gemide, hiçbir mantıklı yanı olmadığı halde, diyelim ki Çevre Bakanı Sayın Murat Kurum’un söylediği gibi, 900 ton değil de 9 ton asbest olsun. Bu açıklama bile başlı başına sorunludur. Yani şunu diyorlar, “Bu gemi tonlarca zehir yüklü ama sizin dediğiniz kadar değil” dedi.

ÖZRÜ KABAHATİNDEN BÜYÜK
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın açıklamalarına tepki gösteren Yücel, “Özrü kabahatinden büyük bir açıklama daha. Yani Sayın Bakan Aliağa’ya tonlarca zehir yüklü bir geminin geleceğini ve bunu Türkiye dışında hiçbir ülkenin kabul etmediği gerçeğini itiraf ediyor. Üstelik bu itirafı da, Sanki bu geminin söküm için Türkiye’ye getirilmesi büyük bir başarıymış gibi anlatıyor. Neresinden tutsanız elinizde kalan, sorunlu, zararlı ve sorumsuz bir açıklama. Aliağalıları ve tüm İzmir’i cahil yerine koyan bu açıklamayı da, Bu tonlarca zehir yüklü geminin, bakanın güzellemeleri arasında ilçemize getirilmesine de karşıyız. Dünyanın birçok ülkesinin, özelliklede Avrupa ülkelerinin kendi ürettikleri zehirli atıkları, çevre ve insan sağlığına zarar vereceği için kendi ülkelerinde bertaraf etmeyerek, Türkiye’ye çöplük muamelesi yapmaları, Türk halkının sağlığının hiçe sayılmasını asla kabul etmiyoruz. Aliağa’da yapılan gemi sökümlerinde, özellikle zehirli atıklar içeren sökümlerin ve sonrasında bu atıkların bertaraf işlemlerinin yeterince denetlenmeden yapıldığı, zaten kamuoyu tarafından bilinen bir gerçek. AKP iktidarı döneminde, tüm ilgili odaların, çevre örgütlerinin, muhalefet milletvekillerinin ve ilçe örgütümüzün bu konudaki uyarılarına ve çağrılarına kulak tıkanmıştır” ifadelerini kullandı.

TEK TEHLİKE ASBEST ZEHRİ DEĞİLDİR
İşçi sağlığı açısından da olayı değerlendiren Yücel, “Zaten mevcut durum işçi sağlığı ve vatandaşlarımızın sağlığı açısından son derece zararlıyken; Tüm bunların üstüne şimdiye kadarki en büyük zehir yükü barındıran bir geminin ilçeye getirilmek için diretilmesi, bilimle, doğayla ve insan sağlığıyla inatlaşarak bu işin iktidar tarafından ısrarla savunulması, ancak bir akıl tutulmasıyla açıklanabilir. Asbest akciğer Zarlarında ölüme sebep verebilecek rahatsızlıklara ve akciğer yapısında doku tahribatına neden oluyor. Asbest ayrıca akciğer kanseri, gırtlak kanseri ve sindirim sisteminde kanser oluşumuna neden oluyor. Asbest eklemlerde kireçlenmelere yol açıyor. Bu zehrin ilk solunduğu andan itibaren, 50 yıl sonra bile, bu belirtiler ve hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Başta Aliağa halkı olmak üzere, Bu konuda bilimsel çalışmalar yapmış odalar, ortaya çıkmış vakaları inceleyen doktorlar, doğada yol açtığı tahribatı görmüş çevreciler de, bu geminin Aliağa’ya gelmesinin bir faciaya yol açacağı konusunda hemfikir. Üstelik bu gemiyle gelen tek tehlike Asbest zehri değildir. Bu gemide asbestin dışında kansere yol açan, çevre ve insan sağlığına zararlı 1.300 ton daha farklı kimyasal madde olduğu bilinmektedir Bu, adeta zehir bombası halinde Aliağa’ya doğru gelen geminin bu yolculuğunu savunanlar, bir tek AKP iktidarı ve onun Çevre Bakanı Sayın Murat Kurum’dur. Tüm STK’lardan, muhalefetten, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’ndan itirazlar gelirken, sorunun en çok etkileyeceği Aliağa Belediye Başkanı’ndan ses çıkmıyor. Her konuda fikri olan ve görüş bildiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ bu konuyla ilgili bir şey söylemiyor… Sayın Çevre Bakanına ve AKP iktidarına buradan bir kez daha sesleniyoruz. Aliağalıların sağlığını, nefesini, doğasını önümüzdeki 50 yıl boyunca etkileyecek bu zehir ticaretinden yol yakınken dönün!” diye konuştu.

ZEHİRLENMEK İSTEMİYORUZ
Her türlü mücadeleyi sürdüreceklerini de vurgulayan Yücel, “Bu zehir Bombasını Aliağa ve İzmir’in ortasında patlatmayın. Bu ülke, Çernobil faciasından sonra Karadeniz’deki çayların radyasyondan etkilenmediğini göstermek için, radyasyonlu çay içen bakanlar gördü. O felaket sonrası Türkiye'nin bazı bölgelerinde kanser vakalarında 3 kata kadar artışlar yaşanmıştı. Sayın Bakan’da tarihte bu şekilde anılmak istiyorsa, bu zehir dolu geminin zararsız olduğunu düşünüyorsa, kendisini gemi sökümü tamamlanıncaya kadar, söküme yerinde eşlik etmeye çağırıyoruz.Ancak biliyoruz ki, bu davete icabet etmeyecek. Çünkü kendisi de bu zehri solumak istemiyor. Bu sökümden gelecek para, bir çocuğumuzun, bir işçimizin, bir yaşlımızın sağlığından, nefesinden veya hayatından daha değerli olamaz Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından izin verilen, Halk sağlığı açısından büyük risk oluşturan geminin ülkemize sokulmaması için, her türlü mücadeleyi sürdüreceğimizi kamuoyuna bir kez daha duyuyoruz. Zehirlenmek istemiyoruz. Biz İzmir’in, Aliağa’nın zehirlenmesini istemiyoruz. Çocuklarımızın Gelecekte Bile Bile Kanser Olmasına yol açacak bu zehir dolu gemiyi İzmir’de ve Türkiye'de istemiyoruz. İzmir hiç kimsenin zehirli atıklarını kabul edecek bir çöplük değildir. Tüm bu uyarılara rağmen, halkımızın, çocuklarımızın, doğada yaşayan tüm canlıların ve çevremizin sağlığını hiçe sayanlardan, iktidarımızda hesap soracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın” dedi.

Başdaş, “Konak’ın taşınmazları gasp edildi, konuyu yargıya taşıyacağız” Başdaş, “Konak’ın taşınmazları gasp edildi, konuyu yargıya taşıyacağız”

POLAT: KAMUOYU DUYARLILIĞI YARATMAK ZORUNDAYIZ
Açıklamalarda bulunan CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, “Asbestin kanserojen etkisini bilmeyen yok. Türkiye’de bunu ne şekilde bertaraf edileceği yönünde bilgiler var. Asbest sökümü sırasında havaya partiküllerin yayılması ile insanların akciğerlerine ulaşarak hastalılara nende olan minerallerden bir tanesi. Asbestin insanlarda kanser yaratma riskinin 5 kat fazla olduğu belirtilmiş. Bir sigaraya karşılık 10 kat fazla kanser yapma riski var. Aliağa’daki hava riskini zaten biliyoruz. Biz kimsenin ticari sanayine karşı sermaye düşmanı değiliz. İnsanlar üretim yapacaksa da bunun belli kurallarla olması gerekiyor. 2003 yılında bu geminin benzerinin İzmir’e gelmesi söz konusu olmuş ve gelen tepkiler sonrası geminin gelimi iptal olmuştu. Elimizdeki verilere göre Sao Paulo ile ilgili geminin yüzde12’lik kısmında araştırma yapılmış ve bu bölümünde 9 ton civarında asbest tespit edilmiş. Aliağa açısından büyük riskleri taşıyan durum ile karşı karşıyayız. Biz anayasanın verdiği yetkiler çerçevesinde bu gemiye karşı direneceğiz. İl Başkanımız ve Büyükşehir Belediye başkanımız da oldukça duyarlı konuya. İzmir’de ve Türkiye’de bir kamuoyu duyarlılığı yaratmak zorundayız. Bu sıradan bir gemi söküm vakası değil, çevremizi ve geleceğimiz etkileyecek bir durum ile karşı karşıyayız” diye konuştu

OĞUZHAN: TÜM İZMİRLİLER DAVETLİDİR
CHP Aliağa İlçe Başkanı Özlem Şan Oğuzhan, “Aliağa’ya geliş sebebimiz gelecek olan gemi ile ilgili halkımızın duruşunu sizlere aktarmak. CHP Aliağa ilçe başkanlığı olarak gelecek geminin ilçe ve çevreye olan zararının farkındayız. Bun geminin gelmemesi için tüm mücadeleye hazırız. Aliağa Demokrasi Platformu uzun zamandır eylem hazırlığı içinde. Dün de bir toplantı düzenlendi ve Tunç Başkan’ın da katılacağı mitingi yarın saat 18:00’da Aliağa demokrasi meydanında yapacağız. Bu mitinge tüm İzmirliler davetlidir” ifadelerini kullandı.

YÜCEL: HER TÜRLÜ EYLEMİ VE TEPKİYİ SÜRDÜRECEĞİZ
Açıklamaların ardından soruları yanıtlayan İl Başkanı Deniz Yücel, İzmir Barosu’nun ‘Sivil itaatsizlik’ çağrısına ‘hukuk çerçevesinde’ vurgusunu yaparak desteklerken, “İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel’in yaptığı çağrı demokrasi kuralları çerçevesinde demokratik bir mücadele çağrısıdır. Hukuk çerçevesinde yapılacak her türlü eylem CHP tarafından desteklenecektir. Geminin Aliağa’ya getirilmesi ve durdurulması için gerek demokratik kitle örgütleri gerek Aliağalı vatandaşlar ile hukuk çerçevesinde her türlü eylemi ve tepkiyi sürdüreceğiz. Yargı yoluna başvurmakta bir yöntemdir. Bunların hepsini değerlendiriyoruz. İzmir ve Aliağa bu konuda duyarlılık gösteriyor. Ben bu duyarlılığın karşılıksız kalmayacağını düşünüyorum. Birileri para kazanacak diye, insan sağlığını tehdit eden bir şeye göz göre göre evet dememiz beklenemez. Bu sektörden geçinen ekmek yiyen bir kitle vardır. Ancak ne olursa olsun o sektörden geçinen kitlenin hem Aliağalı hemşehrilerimizin hem de İzmirli hemşehrilerimizin sağlığında ve geleceğinden daha kıymetli değildir. Hiçbir ülkenin kabul etmediği gemi sökümünü Aliağa’da yapılması ve bunu zafer olarak açıklanması bunun insan sağlığını riske attığı gerçeğini değiştirmez. Bu geminin Aliağa’da sökülmesine izin vermeyeceğiz” dedi.