Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın dört büyük tarım fuarlarından biri olan 17. AGROEXPO Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuarı düzenlenen tören ile açıldı. 2-6 Şubat tarihleri arasında, Fuarİzmir’de yapılacak fuarın acılış törenine; Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Orion Fuarcılık A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Tan, KÖY-KOOP Yöntemi Kurulu Başkanı Neptün Soyer, Katar Devleti Belediye Başkanı Abdullah bin Abdulaziz Bin Turki AL-SUBAİE katıldı.

"PROJELERİMİZİ AYNI GAYRET VE TİTİZLİKLE YÜRÜTMEYE DEVAM EDECEĞİZ"

“Bugün, Ege'nin incisi, tarımsal üretim ve ticaretin merkez üssü İzmir'deyiz. İzmir'de tarım ve hayvancılığın kalbinin attığı 17. AgroExpo Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuar'ı vesilesiyle bir aradayız” diyen Bakan Bekir Pakdemirli,:
“ Türkiye'nin en büyük, Avrupa'nın dört büyük tarım fuarından biri olan AgroExpo'yu; İzmir'in ve ülkemizin tarımsal potansiyelini gün yüzüne çıkaran bir fuar olması sebebiyle oldukça önemsediğimi belirtmek istiyorum. Öncelikle, her yıl düzenlenen ve benim de katılmaya büyük özen gösterdiğim, bu organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum. Fuarın sektörün gelişimine büyük katkı sağlayacağına yürekten inanıyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin etkin karar alma mekanizmasıyla; Ülkemizin, tarım-orman sektöründe bölgesinde lider, dünyada söz sahibi olma konumunu perçinleyerek sayısız projeyi hayata geçirdik. İnşallah bundan sonraki süreçte de çalışmalarımızı ve bu çalışmalara yön veren projelerimizi aynı gayret ve titizlikle yürütmeye devam edeceğiz. Ülkemiz doğu ile batının, kuzey ile güneyin tam kesiştiği özel bir konuma sahip. Diğer bir ifade ile, dünyanın tam merkezinde yer alıyor. Hava, kara ve deniz yollarının tam birleştiği noktada. Bu konum, ülkemize ticaret açısından önemli avantajlar sağlamaktadır. Ülkemiz 1,5 milyar insana ve 20 trilyon doların üzerindeki ticaret hacmine sadece 4 saatlik uçuş mesafesinde”

"BEŞİ BİR YERDE PROJESİNİ ANLATTI"

Dünyanın en büyük üçüncü tohum bankası kapasitesine sahip Türkiye, tarım ürün çeşitliliğinde güçlü bir konumda. Sebze, meyve ve diğer emtiaları hem üreten hem de ihraç eden ülkemiz, pek çok üründe küresel tarım piyasasına etki edebilecek kapasitede. Dolayısıyla, buradan tüm yerli ve yabancı yatırımcılara sesleniyorum; tarım ve hayvancılık yatırımları düşünüldüğünde bu bölgede en uygun ve en avantajlı ülke, Türkiye'dir. Bakanlık olarak, tüm yatırımcılara gerekli katkıyı ve kolaylığı da sağlayacağımızı özellikle vurgulamak istiyorum. Son 20 yıldır tarımsal üretime yönelik verdiğimiz destekler ve yaptığımız yatırımlarla dünya ile rekabet gücümüzü artırdık. Verimli ve etkin stratejik planlar oluşturarak, geleceğe yönelik bakış açımızı güçlendirdik. Yine; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı yönetim etkinliği ile kaynaklarımızın verimli ve sürdürülebilir bir şekilde kullanımı için stratejik planlamalar yapmaya devam ediyoruz. Bu planlamalar üzerinden de son 20 yılda; tarım-orman sektörümüzün tüm paydaşları ile birlikte, güçlü bir tarımsal üretim altyapısı oluşturduk. Tüketicilerimizin güvenliğini esas alan bir anlayışla, tarladan sofraya kadar gıdamızın güvenilirliğini sağladık ve sağlamaya devam ediyoruz. Kıtaların ve çıkar mücadelelerinin kesiştiği bir coğrafyada yer alan ülkemizin, tarım sektörünü, yaptığımız çalışmalarla; Bölgesinde Lider, Dünyada Söz Sahibi konuma getirdik. Tarımsal üretimin, risklerden en çok etkilenen sektörlerin başında geldiğini dikkate alarak; üreticimizi korumak, tüketicimizi kollamak için mevcut uygulamalarımızı daha da etkinleştirerek, yeni uygulamalar geliştiriyoruz. Bu uygulamaları beş başlık altında topladık. Bunlar; tarımsal destekler, sübvansiyonlu tarımsal krediler, müdahale alımları, gelir koruma sigortası ve sözleşmeli üretim. Biz buna, sürdürülebilir üretim için gereken “beşi bir yerde” diyoruz. Şimdi sizlere

"ÇİFTÇİLER 114 MİLYAR KREDİ KULLANDI"
Üreticilerin 114 milyar liraya yakın kredi kullandığına vurgu yapan Pakdemirli:
“Çiftçilerimizin finansman ihtiyaçlarını rahat bir şekilde karşılamak amacıyla uygun faizli kredi kullanma imkânı sağladık. Bu kapsamda; 2021 yılında, çiftçilerimiz toplam 114 milyar liraya yakın tarımsal kredi kullandı. Bu kredilerin yarıdan fazlası olan 66 milyar lirasını sübvansiyonlu krediler oluşturmakta. Dördüncü başlığımız gelir koruma sigortası! Üreticilerimizi hem verim hem de fiyat kaynaklı risklere karşı koruyan, en gelişmiş tarım sigortacılığı ürünü olan Gelir Koruma Sigortası, Avrupa'da ilk defa benim talimatımla ülkemizde uygulanmaya başlandı. Ülke Tarımının geleceğine güç katacak, çiftçilerimizin emeğini teminat altına alacak bu uygulamanın temelini atmış olduk. Bu yıl Konya'nın Cihanbeyli, Kadınhanı ve Karatay ilçelerinde buğday ürününde uygulayacağımız Gelir Koruma Sigortasını, 2023 yılından itibaren tüm Türkiye'de yaygınlaştıracağız. Beşinci ve son başlığımız ise sözleşmeli üretim! Sözleşmeli üretimin çiftçimizi korumak için çok önemli bir sistem olduğunu biliyor ve ülke geneline yayıyoruz. Sözleşmeli üretim, tarım sektörümüzü yeniden yapılandıracak ve tarımsal üretimde dönüm noktası olacak çok önemli bir adımdır. Bu konuda ihtiyaç duyduğumuz Kanuni düzenlemeler için Gazi Meclisimizin milletvekillerine gerekli bilgilendirmeyi yaparak destek ve yardımlarını istedik. İnşallah tez zamanda sözleşmeli tarım yasalaşarak ülke tarımımıza değer katmaya devam edecek. Tarım; her ülke için hayati öneme sahip olan ve dünyanın üzerinde en çok durduğu konuların başında geliyor.”

BÜYÜK DESTEKLER VERDİK

Pakdemirli, “Son 20 yıldır ülkemiz tarımının gelişmesi ve rekabet gücünün artırılması için önemli destekler sağlayıp, yatırımlar yaparak AR-GE altyapımızı güçlendirdik. Bugün; Türkiye'nin, bulunduğu coğrafyanın en büyük ve en güçlü tarımsal AR-GE altyapısına sahip ülkesi olduğunu sizlere gururla söylemek istiyorum. Özellikle son 3 yılda yüzlerce yeniliği, çok sayıda teknolojiyi çiftçimizle buluşturduk ve ülkemiz tarımına kazandırdık. Türkiye'nin ilk yerli ve milli elektrikli traktörünü seri üretime hazır hale getirdik. Geçen yıl lansmanını yaptığımız Elektronik Hayvan Takip Sistemimiz, yani diğer adıyla Elektronik Küpe, ülkemizin milli sermaye ve milli AR-GEile geliştirilen ilk hayvan takip sistemidir. Elektronik küpe ile aslında hayvanların kulağına minik bir cep telefonu takıyoruz. Sistem sayesinde; büyükbaş hayvanların takipleri, sanal karantina, kızgınlık ve beslenme yapısı yakından takip edilecek. Yaptığımız denemeler sonucunda bu önemli proje sayesinde; süt sığırcılığı işletmelerinde; Süt veriminde yüzde 25 artış, buzağı veriminde yüzde 20 artış ve Sağlık giderlerinde yüzde 15 azalış Tespit edilmiştir. Eğer bu sistemi sadece damızlık dişi hayvanlarımıza takabilirsek, ilave yem ve girdi kullanmadan yılda 1 milyon daha fazla buzağı, 2-3 milyon ton ilave süt elde edebiliriz. Yani her 100 Akıllı Küpe ilave 20 hayvan demek. Elde edilen verim ve hayvan sayısı ile sağlık giderlerinin azalmasını dâhil ettiğimizde, bu teknolojinin yaygın kullanımı sonucunda ülke ekonomisine kısa vadede yıllık 5 milyar, orta vadede ise 10 milyar lira katkı sunmayı hedefliyoruz. Yine bu çalışmalarımızın yanı sıra, e-tarım Portalı, Tarım Orman Akademisi, akıllı tarım uygulamaları, gezer sağım makinesi ve otonom ilaçlama makineleri gibi birçok teknolojiyi tarım ve hayvancılık sektörüyle buluşturduk ve buluşturmaya devam edeceğiz. Çünkü AR-GE'ye yaptığımız yatırım, çiftçimizin cebine koyduğumuz destek anlamına geliyor. Bakınız! AR-GE teknolojilerimize sağladığımız destekler ile bugünün değil yarının gıdasını da garanti altına alıyoruz. Son 19 yılda Türkiye ortalaması olarak; dönüme buğday verimi yüzde 41, şeker pancarı verimi yüzde 54, ayçiçeği verimi yüzde 84, mısır verimi yüzde 124 artmıştır. Bunun anlamı şudur: 20 dönüm tarlası olan; birbuğday üreticisinin tarlası şimdi 28 dönüme, şekerpancarı üreticisinin 30 dönüme, ayçiçeği üreticisinin 36 dönüme, mısır üreticisinin 44 dönüme denk gelmektedir. Ve bunu da ilave bir tarla almadan, cebinden para harcamadan yapmıştır. Hayvancılıkta da benzer tabloları görüyoruz. Son 19 yılda sığırda ortalama et verimi yüzde 30 artışla 320 kg'a, süt verimi yüzde 110 artışla 4.200 litreye yükseldi. Artık yetiştiricimiz, 1 hayvandan 2 hayvana denk süt, 3 sığırdan 4 sığıra denk et alabiliyor. İşte tüm bu çalışmalarımız sizler için; bu ülkenin gıdasını, aşını sağlayan, üretime can katan çitçilerimiz, üreticilerimiz yetiştiricilerimiz içindir” diye konuştu.

BAKAN PAKDEMİRLİ’DEN SOYER’E: GEL BİZİMLE PAYLAŞ

“Başka bir Tarım mümkün diyen başkanımız, bir fikri varsa gelsin bizle paylaşsın” diyen Bakan Pakdemirli şunları söyledi:
Belediyelerimiz de oy kitlesi için bir şeyler yapma gayreti içinde. Ben bu çalışmaların belediye bütçesinden yüksek maliyetler yapmasını arzu ediyoruz. Ciddi işleri bizde alkışlarız. Biz bakanlık olarak bu çalışmalar ciddi kaynak ayırıyoruz. Belediyemizin de ekstra kaynak ayırması bizleri mutlu eder. Ancak burada yapılan işlerin ayak izlerini daha belirgin olmasını arzu ediyoruz. Biz yapılan işlerde alkışlamasını biliriz ve başkanın yanında oluruz. Burada işin medyaya gösterdiğinden daha büyük ayak izleri olmasını arzu ederiz. Özellikle İzmirli olarak bunu arzu ederim. Yapılacak bir şey varsa işin içinde olmayı biliriz. Hepimizin çok önemli görevi var.”

TEK TEK ANLATTI

İzmir’e yapılan yatırımları anlatan Bakan Pakdemirli, “Egenin incisi İzmir'imize Bakanlık olarak, bu coğrafyayı daima stratejik tarımsal üretim alanlarından biri olarak görüyoruz. İzmir'e son 19 yılda 22,5 milyar lira tarımsal destek verdik ve yatırım yaptık. Kırsal Kalkınma desteklerimiz kapsamında; İzmir'e yaklaşık232 milyon lira hibe desteği ödedik. Son 19 yılda; 155 milyon fidanı toprakla buluşturduk. 65 mesire yeri ve 22 bal ormanı tesis ettik. Yine son 19 yılda İzmir'e toplam 7,2 milyar lira yatırım yaparak, 4 içme suyu, 33 baraj, 8 gölet, 570 bin dekar arazinin sulanmasını sağlayan 44 Sulama Tesisi ve 100 Taşkın Koruma Tesisini hizmete aldık. Tabii bundan sonra da İzmir'i bölgesinin parlayan bir yıldızı olarak görmek için destek ve yatırımlara devam edeceğiz” diye konuştu.

"Türkiye'nin en büyük ve modern alanı Fuar İzmir'de bu buluşmaya ev sahibi yapmaktan guru duyuyoruz. Geçtiğimiz yıl fuarımız 80 ülkeden binlerce misafiri ziyaret etmişti. Bu yıl ise 90 ülkeden 150 binin üzerinde katılımcı ağırlamayı hedefliyoruz. İklim krizini derinden hissettiğimiz bu fuarın tarıma dikkat çekme için çok önemi olduğunu düşünüyoruz. Fuarda üreticilerin ilham alacağı bir çok şey var. Biz başka bir tarım mümkün derken neyden bahsediyoruz. Birincisi atalık tohumu desteklemek diğeri ise küçük üreticiyi desteklemek. Bunların neyi ifade ettiğinin farkındayım. Biz İzmir'de gördük ki küçük üreticiler ile şehrimizi koruyabiliriz. Hem de daha adil ve temiz bir gıda sektörü kurabiliriz. Bunlarda kamunun önemi büyük. Türkiye tarımda kendi başına yeten bir ülke olmaya aşlayacaktır. Bu toprakları bereketleştirmek mümkün. Çiftçinin alın terini alabileceği bir sistem üretmek mümkün. Çoraklaşan topraklarımız kurtarmak mümkün. Milyonlarca vatandaşın sağlıklı ve ucuz gıda ile buluşmasını sağlamak mümkün. Yaygınlaşan yoksulluğu bitirmek mümkün. Kısacası başka bir tarım mümkün. İzmir tarımı ile kuraklık ve yoksullukla aynı anda mücadele etmeye devam edeceğiz. Fuara emek sağlayan herkese teşekkür ediyoruz."

BAŞKA BİR TARIM MÜMKÜN

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise "Türkiye'nin en büyük ve modern alanı Fuar İzmir'de bu buluşmaya ev sahibi yapmaktan gurur duyuyoruz. Geçtiğimiz yıl fuarımız 80 ülkeden binlerce misafiri ziyaret etmişti. Bu yıl ise 90 ülkeden 150 binin üzerinde katılımcı ağırlamayı hedefliyoruz. İklim krizini derinden hissettiğimiz bu fuarın tarıma dikkat çekme için çok önemi olduğunu düşünüyoruz. Fuarda üreticilerin ilham alacağı bir çok şey var. Biz başka bir tarım mümkün derken neyden bahsediyoruz. Birincisi atalık tohumu desteklemek diğeri ise küçük üreticiyi desteklemek. Bunların neyi ifade ettiğinin farkındayım. Biz İzmir'de gördük ki küçük üreticiler ile şehrimizi koruyabiliriz. Hem de daha adil ve temiz bir gıda sektörü kurabiliriz. Bunlarda kamunun önemi büyük. Türkiye tarımda kendi başına yeten bir ülke olmaya aşlayacaktır. Bu toprakları bereketleştirmek mümkün. Çiftçinin alın terini alabileceği bir sistem üretmek mümkün. Çoraklaşan topraklarımız kurtarmak mümkün. Milyonlarca vatandaşın sağlıklı ve ucuz gıda ile buluşmasını sağlamak mümkün. Yaygınlaşan yoksulluğu bitirmek mümkün. Kısacası başka bir tarım mümkün. İzmir tarımı ile kuraklık ve yoksullukla aynı anda mücadele etmeye devam edeceğiz. Fuara emek sağlayan herkese teşekkür ediyoruz" dedi

Okul müdürü 9 kız öğrenciyi taciz etti! Okul müdürü 9 kız öğrenciyi taciz etti!

İHRACAT ÜLKEMİZİN EKONOMİSİNİ KATKI SAĞLIYOR

İhracatın önemine vurgu yapan İZTO Başkanı Mahmut Özgener ise şunları söyledi:

“Geçtiğimiz iki sene zarfında, tarımsal üretimin tüm dünya için ne denli hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha, şüpheye yer bırakmayacak bir biçimde tecrübe ettik. “Kendine Yeterlilik” kavramının dünyaca sorgulandığı ve ayrı bir önem kazandığı bu dönemde; ülkeler bu konuda farklı stratejiler geliştiriyor. Türkiye ise potansiyeli açısından kendine yeterlilik konusunda şanslı ülkeler arasında yer alıyor. Bu nedenle; Teknolojik gelişmelerle desteklenen ileri tarım uygulamalarının yer aldığı bir modelin hayata geçirilmesi, Üretime yönelik yatırımlar gerçekleştirilmesi ve Tarımsal üretimin azami oranda desteklenmesinin tercihten öte yaşamsal bir zorunluluk haline geldiğini düşünüyorum. Bu çerçevede; İklim değişikliğinin etkilerinin göz önüne alınması ve olumsuz yansımalarına yönelik kısa ve uzun dönem politikaların oluşturulması, İleri teknoloji uygulamalarının kullanılması ile verimliliğin arttırılması ve kaynak israfının önüne geçilmesi, Gelecek nesillerin ihtiyaçları göz ardı edilmeksizin, çevresel ayak izini en aza indiren ve tüm dünya nüfusu için sürdürülebilir uygulamaların hayata geçirilmesi ve Ülkemizin sahip olduğu potansiyelin katma değerli üretime dönüştürülmesi önceliklerimiz arasında birinci sırada yer almalıdır. Ege Bölgemiz; incir, tütün, narenciye, süt hayvancılığı, zeytin, zeytinyağı, hububat, tıbbi ve aromatik bitkiler, çiçekçilik, arı ürünleri, kuru meyve ve su ürünleri özelinde çok zengin bir çeşitliliğe sahip. Bölgemiz, sahip olduğu üretim gücü ve ürün çeşitliliğini ihracat ile taçlandırarak ülkemiz ekonomisine kayda değer bir katkı sağlıyor.”

POTANSİYELE FAZLASIYLA SAHİP

Özgener konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu katkının güçlenerek artması; tarım ve tarıma dayalı sanayinin her alanında yaygınlaştırılmasına yönelik, Bölgemizin katma değere sahip ürünlerinin; işleme, ambalaj ve dağıtımına yönelik tesislerin teşvik edilmesi, Organik ve iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasının ve Alternatif enerji kaynaklarının tarımsal üretime yönlendirilmesinin büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Bu dönüşüme en büyük katkıyı sağlayacak oluşumlardan biri, hayvansal ve bitkisel üretim tesislerinin bir araya getirilerek yüksek standartlarda ve çevreye duyarlı üretim yapılan “Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri”dir. İzmir Ticaret Odası olarak; bu nitelikli üretim bölgelerinin kentimize kazandırılması için Valiliğimiz, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası, Ege İhracatçı Birlikleri, İlçe Ticaret Odaları ve İlçe Belediyeleri gibi değerli paydaş kurumlarımızla beraber Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri Projelerimizi hayata geçirdik. Bu projelerimizden Dikili Sera Tarıma Dayalı İhtisas OSB’de toplam büyüklüğü 1.789.473 metrekare olan 50 sera parselinden 43’ü (1.433 metrekare), bir diğer deyişle yüzde 80’i ile toplam büyüklüğü 331.528 metrekare olan 35 sanayi parselinin tamamı satıldı. Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri’nin bu denli ilgi görüyor olması, bu alanda yaptığımız yatırımların ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Dikili, Bayındır, Kınık ve Bergama Tarıma Dayalı İhtisas OSB’lerimizi anlatmak üzere İzmir Ticaret Odası olarak C Holü 3090 numaralı stantta olacağız. Tüm katılımcılarımızı ve ziyaretçilerimizi standımızda görmekten mutluluk duyarız. Yaşamlarımızın odak noktasında yer alan tarım ve hayvancılık alanında dünyanın dört bir yanından profesyonelleri bir araya getiren Agroexpo Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuarı’na kent olarak ev sahipliği yapıyor olmamız, tarım ve hayvancılığın tüm alt sektörleri ile beraber gelişmesini destekleyen en büyük avantajlarımızdan biri. Fuar için gelen yabancı iş insanları ile karşılıklı ticaret, bilgi alışverişi ve yatırım olanaklarını da en etkin şekilde değerlendirmeliyiz. Ülkemizin tarım sektöründeki imkanları ve fuarımızın gelişen ivmesi ile Agroexpo’nun kendi alanında dünyanın en büyük üç fuarından biri olma potansiyeline fazlasıyla sahip olduğunun da altını çizmek isterim.”

TARIM VE İKLİM KRİZİ VURGUSU

Tarım ve iklim krizine dikkat çeken Eskinazi, “Dünyada değişimi kucaklayanlar ile ona direnenler arasında yaşanan kutuplaşma; çağımızın en yaygın paradoksu… Toplumlarımızın ve ekonomilerimizin temelini aşındıran iklim değişikliği, su krizi, eşitsizlik gibi ortak zorluklar karşımızda duruyor. Ve geldiğimiz bu son noktada ‘kalkınma’nın ya da kalkınma alternatiflerinin eskisinden çok daha radikal bir biçimde sorgulanması gerekiyor. Çok paydaşlılık yaklaşımının merkezindeki ilke; tartışmaya tüm tarafları dahil etmektir. Dolayısıyla bugün; Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın dört büyük tarım fuarından biri olan, AGROEXPO’da yapacağımız istişare kıymetli bir sinerji oluşturacaktır. Çünkü katma değer zinciri, ortak akıl bilinciyle büyük bir irade oluşturularak genişletilebilir. Fuarın da ana teması olan; Tarım ve İklim Stratejilerini şekillendiren, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı kapsamında gerçekleşen “dekarbonizasyon” süreci bizim öncelik alanımız. Dahası iklim değişikliğiyle mücadele zamana karşı bir yarış ve etik bir hesaplaşma. En ufak bir çaba bile önemli. Bizim her zaman tetikleyici olmamız lazım. 37 yıldır, Türkiye’nin organik ürün ihracatının yüzde 75’ini gerçekleştiren Ege İhracatçı Birlikleri olarak; gerek, akademinin gerek ulusal/uluslararası paydaşlarımızın işbirliğiyle, sürdürülebilirlik perspektifinde birçok projeye yatırım yapıyoruz. Türkiye, 2021 yılında 23 milyar dolarlık tarım ürünleri ihraç etti, Ege İhracatçı Birlikleri 5 milyar 100 milyon dolarlık ihracatla; Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatının yüzde 22’sini tek başına gerçekleştirerek, tarım ürünlerinde Türkiye ihracat lideri oldu. Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Almanya ve Çin’deki gıda fuarlarının uzun yıllardır milli katılım organizasyonlarını yapıyoruz. Güney Kore, Japonya, Çin’i kapsayan ve dünyanın en büyük gıda ithalatçısı Amerika Birleşik Devletleri’ne yönelik iki ayrı TURQUALİTY Projemiz var” diye konuştu.

10 MİLYAR DOLARA ULAŞACAĞIZ

Eskinazi konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye; pestisitle mücadele ve gıda atıklarını azaltma konularını Döngüsel Ekonomi Eylem Planında öncelikli alan olarak görmelidir. Ülkemizin mevcut durumu analiz edilmeli, sorunlar tüm taraflarca masaya yatırılmalı ve ülkemize özel kalıcı çözüm yolları geliştirilmelidir. Tedarik zincirinin izlenebilirlik, şeffaflık üzerine şekillendiği bir dönemdeyiz. Ülkelerin stratejileri, alım politikaları çok net. Sanayi ve tarım stratejimizde, orta ve uzun vadeli kalkınma planlarımızda yeşil dönüşüm yatırımları, yenilenebilir enerji politikaları, temiz enerji teknolojileri, blockchain teknolojisi, dijitalleşme yer almalı. Günümüzde 5,1 milyar dolar seviyesinde olan Ege Bölgesi tarım ürünleri ihracatının orta vadede; yüksek teknoloji yatırımlar ve sürdürülebilirlik vizyonuyla 10 milyar dolara ulaşacağını öngörüyoruz.”

HEDEF 2 MİLYAR DOLAR

Hedeflerinin 2 milyar dolar gelir olduğunu kaydeden Tan, “Fuarlarımızı 17 yıldır uluslararası zirveye yaklaştırdık. İnsanlık için zirvenin hiçbir zaman ulaşılmaz olduğunu biliyoruz. Her sene olduğu gibi bu sene de üreticilerimize katılımcılarımıza bir fuardan daha fazlasını sunmak istiyoruz. Milli ekonominin temeli tarımdır. Bu temeli daha da güçlendirmek için çok çalışıyoruz. Bu muhteşem fuara 90 ülkeden üreticimize çorak topraklarda bile her türlü gelişmiş teknolojiyi bu fuarda bulabilecekler. Tarım 4.0 firmalarının ilgisi çok yoğun 30’dan fazla var. Bu firmaların büyük çoğunluğu yerli firmalardır. Bundan gurur duyuyoruz. 2 bine yakın ücretsiz otobüs seferleri koyduk. Ülkenin dört bir yanımdan üreticilerimizin fuara ulaşmalarını sağladık. İkili görüşmeler fuarımız büyük bir ivme kazanmıştır. Hedefimiz 2 milyar dolar. Oldukça zengin arz eden kurumlarımızın ziyaretçilerin fuara ulaşmalarını kolaylaştırmışlardır” diye konuştu.