GÜNDEM

Tunç Soyer’in tutukluluğuna itiraz edildi

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON AŞ’de taşeron firmalar aracılığıyla yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla başlattığı soruşturma kapsamında tutuklanan İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer’in tutukluluğuna itiraz edildi.

Abone Ol

İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON AŞ üzerinden taşeron firmalar aracılığıyla yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan İzmir Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Tunç Soyer’in tutukluluğuna itiraz edildi. Soyer’in avukatları Murat Aydın, Özkan Yücel ve Haluk İsmet Köymen, İzmir 2. Sulh Ceza Hakimliği’ne sundukları dilekçede tutuklama kararının kaldırılmasını talep etti.

“Soyer’in üzerine atılı eylemler suç kapsamına girmez”

İtiraz dilekçesinde, müvekkillerine yöneltilen suçun “nitelikli dolandırıcılık” olduğu belirtildi ancak bu suçun Türk Ceza Kanunu kapsamında oluşabilmesi için gerekli yasal ve fiili unsurların bulunmadığı vurgulandı. Avukatlar, dolandırıcılığın yalnızca kasten ve ekonomik çıkar amacıyla işlenebileceğini, failin bilinçli olarak mağduru hileli yollarla aldatması gerektiğini ifade ederek, “Müvekkilin bu kapsamda hiçbir eylemi yoktur. Dolandırıcılık suçunun gerçekleştiğinden söz edilemez” dedi.

Dilekçede, dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için failin, gerçekleştirdiği davranışların hile içerdiğini, bu davranışlarla karşı tarafın malvarlığında bir eksilme yarattığını ve kendisine ya da başkasına maddi menfaat sağladığını bilmesi gerektiği kaydedildi. Oysa Soyer’in herhangi bir kişisel çıkar sağlamadığı, suç kastının da bulunmadığı belirtildi.

“Ticari aksaklıklar hukuk yargılamasının konusudur”

İtirazda, kentsel dönüşüm projeleri kapsamında kooperatif modeliyle yürütülen inşaatların bazılarının henüz teslim süresi gelmediği halde bu gecikmelerin “dolandırıcılık suçu” olarak değerlendirilmesinin hukuki temelden yoksun olduğu ifade edildi. Avukatlar, “Ticari ilişkilerde yaşanan gecikmeler ya da eksik ifalar, ceza soruşturmasının değil, hukuk davalarının konusudur” diyerek ceza soruşturmasının kapsamının aşıldığını savundu.

“Müvekkilin kamu geçmişi ve yaşam tarzı her şeyin kanıtıdır”

Tunç Soyer’in yaklaşık 15 yıl boyunca Seferihisar ve İzmir Büyükşehir belediyelerinde kamu görevi yürüttüğü, yönettiği bütçelerin büyüklüğüne rağmen mal varlığının şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşıldığı dilekçede vurgulandı. Soyer’in halen ailesiyle birlikte Seferihisar’ın Ulamış Köyü’nde 75 metrekare zeminli mütevazı bir evde yaşadığı hatırlatıldı. “Hayatı boyunca kamu kaynaklarını, doğayı ve insanı korumaya çalışan bir isim olan müvekkilin kişisel çıkar peşinde koştuğu iddiası gerçekle bağdaşmamaktadır” denildi.

“Kuvvetli şüphe yok, tutuklama hukuka aykırı”

CMK’nın 100. maddesi kapsamında tutuklama için gereken kuvvetli suç şüphesi ve somut delillerin mevcut olmadığını belirten avukatlar, müvekkillerinin kaçma ya da delilleri karartma şüphesiyle ilişkilendirilemeyeceğini söyledi. Dilekçede, “Tutuklama kararı, yasa hükümleri ve soruşturma dosyasının içeriğiyle bağdaşmamaktadır” denilerek tahliye talep edildi.

İtirazda üç ayrı talep yer aldı

Dilekçede, İzmir 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 4 Temmuz 2025’te verilen tutuklama kararının öncelikle kaldırılması talep edildi. Ayrıca, daha önce sunulan yakalama ve gözaltı kararlarına yönelik itirazların hâlâ karara bağlanmadığı belirtilerek bu başvuruların da değerlendirilmesi istendi.

Eğer bu talepler kabul edilmezse, itirazın CMK’nın 268/3-b maddesi uyarınca İzmir Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi istendi. Avukatlar, itirazlarının kabul edilerek Soyer’in tahliye edilmesini talep ederek başvurularını tamamladı.