Bu kriz, yalnızca mali bir sorun değil; siyasi bir güç mücadelesinin de yansıması. CHP’li belediyeler, merkezi hükümetten gelen kaynakların yetersizliğini ve artan kesintileri gerekçe gösterirken, iktidar kanadı ise yönetim zafiyeti ve plansız harcamaları gündeme getiriyor. Gerçek şu ki, bu gerginlikten en çok emekçiler ve vatandaşlar zarar görüyor. Maaşlarını alamayan işçiler geçim sıkıntısı yaşarken, çöplerin toplanmadığı, hizmetlerin aksadığı bir şehir görüntüsü İzmir’in marka değerine zarar veriyor. Eğer kalıcı bir çözüm bulunmazsa, bu kriz diğer ilçelere de sıçrayabilir. Yerel yönetimler, sendikalar ve merkezi hükümet, karşılıklı suçlamalar yerine masada ortak bir çözüm üretmeli. Aksi halde, her geçen gün büyüyen bu sorun, İzmir’in geleceğini ciddi şekilde tehdit edecek.
Kumru yorumluyor “Krizin derinleşen yüzü”
İzmir belediyelerinde yaşanan işçi eylemleri, tüm yerel yönetim sisteminin alarm verdiğini gösteriyor. Ödenmeyen maaşlar yüzünden sokağa inen işçiler, bir yandan haklarını ararken, diğer yandan belediye hizmetlerinin aksamasıyla vatandaşın günlük yaşamı da olumsuz etkileniyor.
Bunlar da ilginizi çekebilir