İzmir'de 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen depremde evleri yıkılan veya hasarlı olan depremzedeler Geçtiğimiz günlerde Çevre Şehircilik İl Müdürlüğüne taleplerini ve sorularını içeren dilekçe vermelerinin ardından seslerini duyurmak için tekrar Bayraklı İlçesinde bulunan Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü önünde bir araya geldi.

İzmir Depremzede Dayanışma Derneği (İZDEDA) üyelerinin yaptıkları ortak basın açıklamasında sorunları ayrıca tek tek soru şeklinde sordular.

Yapılan açıklamada;”

30 EKİM PROJE MAĞDURLARI PLATFORMUNUN 27.07.2021 TARİHLİ ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İZMİR İL MÜDÜRLÜĞÜ ÖNÜNDEKİ BASIN AÇIKLAMASI METNİ

30 Ekim 2020 İzmir Depreminde Bayraklı ilçesindeki 652 adet ağır hasarlı binadan , bir çoğu gökdelenlere yakın yaklaşık 100 kadar bina Çevre ve şehircilik bakanlığı tarafından 7 ayrı proje alanı oluşturularak ayrıldı. Bunların içinde deprem sırasında yıkılan 7 adet bina , ağır , orta ve az hasarlı binaların da içinde bulunduğu toplamda 1819 bağımsız bölüme tekabül eden gayrimenkulümüze bakanlıkça el konuldu, mülkiyet haklarımız tapulardan silindi. Tüm binaların yıkım ve enkaz kaldırma ve ayrıştırma işeri ,bakanlıkça belli firmalara ihale edilerek gerçekleştirildi. Yıkımlar ihale usulü bakanlıkça gerçekleştirildi ama defalarca başvurmamıza , dilekçeler vermemize rağmen enkazlarda kalan eşyalarımızın hurdaları, ziynetlerimiz, paralarımız , demir vs.. gibi binalarımızın inşaat enkaz bedelleri bizlere ödenmedi. Depremde 7 bina çökmüş , 117 canımızı kaybetmiş olmamıza rağmen , Rize ‘deki gibi afet bölgesi de ilan edilmedik. Afet bölgesi ilan edilmemiz için daha ne yaşamamız gerekiyordu ? 7 adet proje alanına alınan binalarımız 7269 sayılı afet kanununa göre değil 6306 sayılı kentsel dönüşüm kanununa ( 2019 yılında eklenen 6a maddesine ) tabi kılındı. 7 ayrı proje alanı , 7 ayrı firmaya ihale edildi. Örneğin , En büyük proje alanı olan 3. Proje alanı , külliyeyi yapan Rönesans firmasına verildi. Sadece 7 adet proje alanı içinin imar kat sayıları 8 ‘den 5 ‘e indirildi. Böylece üretilecek meskenlerde açık oluştu. Bu sebeple bir kısım arkadaşımıza kendi yerinden hak sahipliği tanınmadı. Proje alanlarına , kuşuçuşu 50 metre 100 metre mesafede gökdelenler varken , proje alanları dışında kalanlara depremden önceki kat sayılarını koruma imkanı tanınırken , bizim mülkiyetlerimiz neden 8 kattan 5 kata indirildi ? Şimdi soruyoruz. Bizim zeminlerimiz Folkart ikiz kuleleler , Mistral, Martı Tower, Novus Ventus , Ege Perla gibi gökdelenlerin zeminlerinden farkı nedir ? Binalarımızın zemin etüdlerinin , bu gökdelenlerin zemin etüdleri ile karşılaştırmalı bilimsel raporlarını görmek istiyoruz. Bu keyfiyeti ve eşitsizliği elbette yargı önüne de taşıyacağız. İmar planlarımızın 8 kattan 5 kata indirilmesine dair plan değişikliklerine itiraz ettik, daha itirazlarımızın kanunen değerlendirme süreleri dolmadan , özellikle depremde yıkılan ve can kayıpları olan binaların kaba inşaatları oldu bitti ile 5 kat olarak bitirildi. Bir an önce yerlerimizi teslim etmek istiyorlar idiyse , 8 kattan ve eski m2 ‘lerimizden yapar verirler , borcumuzu da 7269 sayılı afet kanununa göre çıkarırlar öderiz. Herkes şunu iyi bilmeli ki , biz depremzedeyiz kentsel dönüşümcü değiliz. Tamam bizim binalarımızı devlet yapsın ancak depremden önceki kat, m2, şerefiyelerimize uygun yapsın. Gökdelenler gibi pekala bizlerin de zemin iyileştirmelerimiz yapılabilir. Zemin iyileştirmelerimiz yapılırsa maliyet ne olacak ? Proje alanları dışı 8 kat olarak belediye imarına tabi olup katlarını korurken, kuş uçuşu 50 metre 100 metre mesafedeki gökdelenler 40 kat olurken bizim katlarımız neden 8 den 5 e indiriliyor ? Neden toprağın değerli olduğu proje alanlarında geri ödemelerimiz 6a ya göre hesaplanıyor ? Neden bize 7269 sayılı afet kanununa göre maliyet hesabı yapılmıyor ? 8.5 aydır kendi imkanlarımızla ayakta kalmaya çalışıyoruz. Evvelce bir emekli maaşı ile veya bir asgari ücretle geçinmeye çalışan arkadaşlarımız 8 aydır gittikleri evlere kira ödüyor , 8.5 aydır ne yiyor ne içiyorsunuz diye soran yok, insanların kiralarda dayanacak gücü kalmadı , haklarınızı bize satın diye arayan karaborsacılardan telefonlar alıyoruz. Ziraat Bankası ‘nın boş borçlandırma senetlerine imza attırıldık. Ne kadar ve ne şartlarda geri ödeme yapacağımızı bilmiyoruz. Neden hala borçlandırma rakamlarımız çıkarılmıyor ? Hem kat sayılarımız 5 e indirildi hem mülklerimizin m2 leri yarı yarıya düşürüldü hem üstüne para ödeyeceğiz hem de ada bazında kura çekecekmişiz. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Depremden önce binaların 2/3 ‘ünde aileler yaşıyordu. 130-140 m2 lerde yaşarken şimdi 70-80 m2 ‘lere sığmak zorunda bırakılan aileler bu bölgeden giderse, gökdelen bölgesi olarak adlandırılan bu bölge kimlere kalacak ? öyle olursa buralara zemin iyileştirmesi şartı ile gökdelen imarı verilmeyeceğinin garantisi var mı ? Proje alanlarında üretilen

fazla ev ve dükkanlar kime ait olacak ? Şehir hastanesinin arkasına yapılmakta olan 8.500 adet konut kime satılacak ? Proje alanları dışındakilere şehir hastanesinin arkasından sosyal devlet ilkesi gereği uygun koşullarda ev, dükkan alma hakkı var da bize niye yok ? Bize diyorlar ki sizlerin yerini devlet yapıyor, depremden önce gayrimenkulleriniz 130-140 m2 idi ama eski ve değersizdi, şimdi 70-80 m2 olacak ama yepyeni ve çok daha değerli . Bu nasıl bir mantık ? Biz depremzedeyiz, ticaret yapmıyoruz. Pul da olsa kuruş da olsa milyon da olsa tek isteğimiz depremden önceki yaşam alanlarımızın, mülkiyetlerimizin ihlal edilmeden geri verilmesidir. Depremden önce Kaç m2 de oturuyor idiysek kaç m2 ofisimiz vardıysa onu geri istiyoruz. Kura kabul etmiyoruz. Buralar hazine arazisine yapılan toki evleri değil, kendi mülklerimiz, kendi arsalarımızdır. Mülkiyet haklarımızı açıkça ihlal edilmiştir. Hem katlarımız düşürüldü, hem m2 ‘lerşimiz yarı yarıya azaldı hem üzerine para ödeyeceğiz hem kuraya tabi olacakmışız. Bu nasıl bir hizmet anlayışı ? Ülke olarak depremlere hazırlı değiliz. Depremden sonra vatandaşlar olarak , 3 bakanlık arasında bürokrasiye boğulduk. Bakanlıklar birbiri ile koordinesiz, birbirlerinden habersiz. Arama kurtarma ve sosyal yardımlar İçişleri bakanlığına bağlı afad tarafından yürütülüyor ki arama kurtarma çalışmaları en başarılı ekip idi ki kendilerine teşekkür ederiz. Dönüşüm hizmetleri Toki tarafından ihale edilen belli inşaat firmaları eliyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülüyor ki hiçbir şeyden haberimiz yok, uygulamalar tamamen keyfi, 6a tamamen fecaattir. Ne yıkımlardan, ne enkaz ve hurda paralarımızdan, ne içerde kalan ziynet ve değerli eşyalarımızdan , ne inşaat ihaleleri ve şartlarından, ne projelerimizden, ne geri ödeme rakamlarımızdan haberimiz var. Bilgi istiyoruz bilgi veren de yok. Hangi yüzyıl uygulaması ve hizmetidir bunlar ? Yıllardır ödediğimiz dask ödemeleri deseniz ayrı bir facia. Maliye bakanlığı tarafından artık ortada bulunmayan bakanlıkça re ‘sen yıkılan binalara güçlendirme kredisi adı altında badana boya parası , onarım parası ödenen vatandaşlar var. Bu güne kadar 3 ayrı bakanlığa bağlı kurumlar ordan oraya gönderdi durdular bizi. Halen eziyetimiz çilemiz bitmedi. Ülkemizde acilen ve derhal bir Deprem Bakanlığı kurulmalıdır. 1999 dan beri 85 milyon vatandaşımızdan toplanan deprem vergileri bu bakanlığa aktarılmalıdır. deprem vergileri bu günler için toplandı, bu fondan ihtiyaç sahibi depremzedelere sosyal yardımlar yapılmalıdır. 1999 dan beri toplanan deprem vergileri nerde ? Bize 9 aydır ne yer ne içesiniz diye soran yok. İlk zamanlar herkes boy boy enkaz başlarında fotoğraf çekildi , 8 aydır nerdeler ? Proje alanları içinde biri hasarsız ve az hasarlı olan 2 gayrimenkulü bulunan arkadaşlarımıza hak sahipliği bile tanınmadı. Bir kısmımıza verilen 30 bin tl eşya yardımı sözleri tutulmadı. İzmir Büyükşehir belediyesi hepimize 10 bin tl nakit yardım yaptı , isteyen herkese evleri bitene kadar Uzundere de eşyalı ve karşılıksız ev tahsis etti. Bakan bey herkese istisnasız eşya yardımı yapılacak dedi , ama 30 bin tl eşya yardımı bile bazı depremzedelere ödendi ben dahil bazı depremzedelere türlü bahanelerle kuruş ödeme yapılmadı. Bizler zepremzedeyiz. Bir afet yaşadık ki bugün bize yarın herkese. Kimseden sadaka ya da bedava birşey istemiyoruz. Kanunen hakkımız olanları istiyoruz. Proje alanları dışındaki arkadaşlarımız gibi hem kendi yerlerimizden hem de şehir hastanesi arkasında yapılacak 8.500 konuttan sosyal devlet ilkesi gereği ve hakkımız olduğu için 7269 sayılı kanun uyarınca uygun ödeme koşullarında hak istiyoruz. Hiçkimseyle hiçbir siyasi partiyle bir bağımız bağlantımız yoktur. Bizler 7 adet proje alanı diye ayrıştırılmış ve gökdelenlere yakın bölgelerde mülkiyetlerine çabuk hizmet gerekçesi ile alenen el konmuş proje alanı mağduru depremzedeleriz. Daha temeli atılmamış onlarca binamız var. Metazori 5 kata indirilip bitirilen binaları da kabul etmiyoruz. Bunların tamamı depremde can kayıpları olan vatandaşlarımıza ait apartmanlardır. Yakınlarını , canlarını kaybetmiş, enkazlardan çıkmış travma yaşayan insanlar nasıl m2 kayıplarını takip etmeye buralara gelsin? Çok küçük bir azınlık bugün bizlerin desteği ve bizlerin ricası ile bugün burdalar. Biraz insaf biraz vicdan diyoruz. Bugün bizim başımıza gelen yarın herkesin başına

gelebilir. Deprem kuşağı ve fay hatlarının üstünde bir ülkede ve şehirde yaşıyoruz. Bugün bizlerin yaşadığı acılar ve mağduriyetler tekrar yaşanmasın diye yaşadıklarımızı olduğu gibi paylaşıyoruz. Proje alanı dışı depremzede arkadaşlarımızın da başka sorunları var. Onlar da İzdeda derneği bünyesinde Cumartesi günü Gündoğdu meydanında olacaklar. Bizler de orda olacağız. Haklarımızı alıncaya kadar mağduriyetlerimiz giderilinceye kadar sesimiz duyuluncaya kadar mücadeleyi bırakmayacağız. Mülkiyet haklarımızı ihlal edenler, enkaz, hurda bedellerimize el koyanlar, enkazlardaki değerli eşya ziynetlerimizi yok edenler, bizim üzerimizden MUTLULAR, MEMNUNLAR diye siyaset yapanlar, bizleri 8.5 aydır üzerek sesimizi duymamak için direnenler bize açıklama yapmalıdır. 117 canını kaybetmiş, enkazlardan çıkmış, sırça köşklerde sarılıp sarmalanarak rehabilite edilmesi gereken bizlere 8 aydır yaşatılan depremden sonra sanki cezadır. AKP İzmir milletvekili sayın Necip Nasır ‘ın geçen hafta TBMM ‘de düzenlediği basın toplantısında bizler için söyledikleri doğru değildir. Yetkililer önce Çevre ve şehircilik il müdürlüğüne verdiğimiz ve defalarca sorduğumuz soruları yanıtlamalılar. Bizler için söylenen mutlular memnunlar , teşekkür ediyorlar ifadeleri kesinlikle doğru değildir. Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın Murat Kurum ‘u , iktidar milletvekillerini defalarca bizlere bilgi vermeye sorularımızı cevaplandırmaya çağırdık. Depremden hemen sonra enkaz başlarına sıkça gelenler maalesef 7-8 aydır ortalarda yoklar. Son sözümüz : Toplu olarak Çevre ve şehircilik il müdürlüğüne bu 3. gelişimiz. Gerekirse bir daha bir daha ve daha da kalabalık geliriz. Proje alanları içi 1819 bağımsız bölüm yaklaşık 5.000 kişiyiz. Bundan sonrası için haklarımızı alana kadar gerek hukuk önünde hem sahadaki mücadelemiz devam edecektir. Zira , bizlerin yaşadığı da bir afetti. Devletimiz bizleri Rize , İzmir diye ayırmadan ve mağdur etmeden kucaklamalıdır." ifadelerine yer verildi.

Çiftçioğlu, kültür ve sanat projelerini açıkladı Çiftçioğlu, kültür ve sanat projelerini açıkladı