"LİSTELER ÖRGÜTÜN OBJEKTİF BAKTIĞI BİR YER OLMAZ"
"CHP milletvekili listelerine ilişkin İzmir örgütünde eleştiri var mı" sorusunu yanıtlayan Aslanoğlu, "Tabi ki, hiçbir örgütün var olan listeyi 'Süper' bulduğunu hayatım boyunca görmedim hiçbir partide. Mahalle delegeliğinden başla, milletvekili listesine kadar partililer kendilerini, kendi yakınlarını görmek isterler, sevdikleri insanları görmek isterler, görmediklerinde de üzülürler. Listeler örgütün objektif olarak baktığı bir yer olmaz. Önemli olan halkın ona nasıl teveccüh edeceği" dedi.
"ÖRGÜTÜN YAZDIĞI 28 İSMİ GENEL SALICI'YA VERDİM"
Listelerin hazırlanma sürecinde, İzmir örgütünün il başkanlığına ilettiği tüm isimleri Genel Merkeze bildirdiğini kaydeden Aslanoğlu, "Listelerle ilgili benim gidip anlatacaklarım vardı ve gittim anlattım. Örgütün yazdığı isimler vardı, hepsini, 28 ismin 28'ini de verdim. Hepsinin yakın arkadaş grubu farklıydı. Hiç ayrım yapmadan, hepsini Oğuz (Kaan Salıcı) Bey'e ilettim. Onun dışında da Oğuz Bey ve Kemal Bey'e ilettiğim tek bir şey vardı; 'Biz kuzeyde de aday istiyoruz, güneyde de aday istiyoruz. Bakırçay'dan, Menderes'ten adayımız olsun. Bizim muhakkak göçmenlere hitap edecek adayımız olsun, Doğu - Güneydoğu kökenli, Kürt kökenli kardeşlerimize hitap edecek adayımız olsun. Karadenizlilere hitap edecek bir adayımız olsun. Kadın ve genç aday sayımızı güçlendirelim' dedim. Bunun dışında Ahmet, Mehmet gibi bir şey söylemedim" ifadelerini kullandı.
"MEVCUT VEKİLLERLE İLGİLİ GENEL BAŞKANA BİR ŞEY SÖYLEMEK KİMSENİN HADDİ DEĞİL"
Mevcut milletvekilleriyle ilgili Genel Merkez'e görüş bildirmenin kimsenin haddine olmadığını dile getiren Aslanoğlu," Deniz (Yücel), Ednan (Arslan), Murat (Bakan), Mahir (Polat) bizler aynı yaş grubu insanlarız. O yüzden oturduğumuzda da - ben il başkanlığından önce de Ticaret Odası'ndayken aynı arkadaşlarla oturup yemek yer, sohbet ederdik. Aile arkadaşlıklarımız var. Bazen birlikte tatile giderdik. Siyaseti okuyabiliyorsanız zaten bu saydıklarımın hepsi siyaseten birbirinden farklı. Benim insani ilişkilerim bunlar, bunlara siyasi anlam yüklemenin anlamı yok. Mahir'in de CHP'deki yeri konumu farklıdır, Ednan'ın farklıdır, Murat'ın farklıdır, Deniz'in farklıdır. Milletvekillerine ilişkin Genel Başkana bir şey söylemek kimsenin haddi değildir. 5 yıl çalıştığı kişileri bilmeyecek mi! Biri gelip bana, benim çalıştığım il yönetim kurulu üyelerimle ilgili bir şey söylese; ben 'Size mi kalmış, ben çalışıyorum, görüyorum, biliyorum. Sizin söyleminiz bana referans olacak değil' derim. Ne olduğunu biliyorum , çalışmak istersem çalışırım, çalışmak istemezsem çalışmam" açıklamasında bulundu.
"SOFİSTİKE BİR YANIM VAR, KENDİMİ AKIŞA BIRAKIRIM"
Aslanoğlu, listeyi görünce şaşırdığını anlatarak, "Ben milletvekili listesini PM toplantısı olduğu sırada gördüm. Listenin çoğuna şaşırdım. Farklı partilerden insanların gelme olasılığının olduğunu biliyordum, ona hazırlamışlardı beni. Demişlerdi 'Gelir mutlaka, sen kendini hazırla' diye. Şehir dışından geleceklerin kimler olabileceğini çok iyi bilmiyordum. Muhtemelen İstanbul listesi de sıkışmış gelmişti. Bu 'Dışarıdan partililer geldi, İstanbul'dan geldi, Ankara'dan geldi' falan filan... Şöyle bir iddiam hiç yok; ben bu partiyi çok seviyorum ama Oğuz Kaan Salıcı'dan, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan, Bülent Tezcan'dan, Muharrem Erkek'ten, Engin Özkoç'tan daha çok seviyorum diye bir iddiam yok. Bu isimler de partisini en az benim kadar seven insanlar. Bu insanlar o komisyonda bu kararı aldılarsa daha başka karar alınamadığı için almışlardır. Ben çok rahattım, bütün milletvekilleri de gelip gidip 'Sen neden bu kadar rahatsın' diye sordu. Yani öyleyim, çünkü sofistike bir yanım var benim. Kendimi akışa bırakma tarafım var. Onlar da eminim güçlüler, bunları düşünmüşler, taşınmışlar. Akıllı, zeki insanlar..." dedi.
"KENDİMİ TEKNİK DİREKTÖR GİBİ HİSSEDİYORUM"
İlçe başkanlarının saha temposuna alıştığını anlatan Aslanoğlu, "Ben kendimi iyice teknik direktör olarak görmeye başladım. Bir oyun vardır, bir takım alırsınız Fenerbahçe'yi, Galatasaray'ı, Göztepe'yi, Karşıyaka'yı, Altay'ı alırsınız elinize, oynatmak istediğiniz bir oyun vardır. Oyuncular daha önceki oyunculardır. O yüzden oynatırken yeni stili anlatırken kolay değildir ama yavaş yavaş bir tempoya giriyoruz. Yavaş yavaş istediğimiz oyun tarzına giriyoruz. Kemal (Kılıçdaroğlu) Bey çok koşturuyor. Kemal Bey 30'unda Muğla mitingi yapacak, ardından gelip İzmir mitingi yapacak, buradan uçakla Zonguldak'a göndereceğiz. Zonguldak'ta madencilerle buluşacak, gelecek Soma'da madencilerle buluşacak sabah ve Manisa Mitingi yapacak. Dolayısıyla bizim yaptıklarımız onun yanında az. Bu sebeple ilçe örgütleri de bu tempoyla yürüyecek" diye konuştu.
AK PARTİLİ İNAN'A SERT SÖZLER: "O ÇOCUĞA BU LAFLAR ÇOK BÜYÜK GELİR"
AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Adayı Eyyüp Kadir İnan'ın "Yüksel Taşkın" ve CHP'ye yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine konuşan Aslanoğlu, "Genç çıkmış diyor ki 'Bizim HÜDA PAR'la ittifakımız hayırlı olsun' ardından da 'Atatürk' diyor... Arkadaş yaptığınız iş çok kötü. Duvarı yıktınız bari biriketleri kırmasaydınız. Briketleri kırmasaydılar belki duvarı tamir etme imkanları vardı. HÜDA PAR'dan sonra bir şey yapabilme şansları yok. HÜDA PAR mitinginde Hizbullah'la ilgili atılan sloganları herkes gördü. İzmirli daha önce de AK Partililerin yüzüne bakmazdı. HÜDA PAR meselesinden sonra hiç bakmaz. Bu söylediklerine sadece gülerler. Atatürk, bayrak, vatan falan filan gibi söylemlerinde hiçbir zaman samimiyet duygusu yoktu, şimdi olabilecek tarafı yok. Onların söyledikleri ve gerçek hayata bakalım; CHP'ye, 100 yıllık Atatürkçülere, Atatürk dersi vermeye kalkıyorlar. Yani bu konulara girmeselerdi belki kendilerini daha makul bir yere taşıyabilirlerdi. Şebnem (Bursalı) de, genç arkadaş da komik duruma düşüyorlar. Bugün sınırdan herkes koşa koşa giriyor, sınır tam bir kevgir olmuş. Afganlısı, İranlısı, Suriyelisi, Iraklısı... Bu insanlar da kalkmış vatan dersi veriyorlar. Katarlılarla olan durumda 'Ne var bunda, her şeyi satarız; Tank Palet Fabrikası'nı da Katarlılara satarız, serbest düzendir' diyen adamlar gelmiş bize ders vermeye kalkıyorlar. O çocuğa da partisine de bu laflar çok büyük gelir" çıkışında bulundu.
"BARİ SUSUN, BARİ EDEP"
Aslanoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
Yüksel Taşkın'a gelince; 20 sene önce verilmiş bir konferanstan cımbızlanmış bir cümle... Yüksel Taşkın'a Atatürk'le ilgili düşünceleri, bayrakla ilgili, vatanla ilgili, Kemalizmle ilgili düşünceleri sorulur; o da cevap verir. Bence kamuoyuna, herkesin vicdanına yeterli bir cevap olur Yüksel Taşkın'ın cevabı. 20 sene önce kimsenin baştan sona dinlemediği bir konferanstan cımbızla alınmış bir cümle üzerine iş yapmak tam bunlara göre bir iş. Ben cümlelerle ilgili bir şey söylemiyorum, HÜDA PAR'la, 'Hizbullah' diyenlerle, 'bağımsız kürdistan' diyenlerle, 'Federe Cumhuriyet' diyenlerle resmi bir ittifakları var. 'Hizbullahçılar neden onlara oy veriyor' demiyoruz, 'HÜDA PAR'lılar neden onlara oy veriyor' demiyoruz. Çünkü seçimdir, kendi adayları yoktur. Birine verecekler oylarını. Bunların ittifakı resmi mi, resmi. Çıkıp sokakta savunuyorlar mı, savunuyorlar. Ondan sonra bari sussunlar, bari edep.
"DENİZ BENİM YAKIN ARKADAŞIM"
CHP İzmir önceki İl Başkanı Deniz Yücel'in, Menemen ziyareti sonrası, İlçe Başkanı Ömer Güney'i arayarak "Yerine kendimize yakın bir ilçe başkanı mı bakalım" çıkışında bulunduğuna yönelik iddiaları da yanıtlayan Aslanoğlu, "Bu iddialar yalan. Deniz (Yücel), il başkanı olmadan önce de yakın arkadaşımızdı, ailecek görüştüğümüz bir arkadaşımızdı. İl Başkanlığı sonrasında da milletvekili olmasını çok arzuladığım bir arkadaşım, çok da sevdiğim genç bir siyasetçi. Bütün seçim çalışmaları boyunca Deniz'le birlikte olmaktan keyif duyarım. Partiye almamak ne demek, herhangi bir partiliyi partiye almamak ne demek! Ben yüzlerce programa çıktım ve hepsinde 'Muhalif vesaire anlamam, ilçenize kim gelirse gelsin, geleni alacaksınız. Kim çalışmak istiyorsa çalıştıracaksınız' dedim. O yüzden il başkanının partiye alınmaması gibi bir şey olabilir mi! Aynı günün akşamı Deniz (Yücel), ben ve Ömer (Güney) iftarda birlikteydik" dedi.
"D'HONDT SİSTEMİYLE OYNADILAR"
14 Mayıs seçimlerine ilişkin öngörülerini de paylaşan Aslanoğlu, "9 - 9 milletvekili çıkartacağımızı düşünüyorum. Bizim Mart ayı sonunda yaptırdığımız anket 9 - 9'u destekliyor. Bu konuda biraz çalışma ya da çalışmama etken olabilir. Açık farkla olmuyor, 9'lar D'Hondt sisteminde bildiğiniz gibi AKP 40 bin oy alırsa 4. milletvekiline 10 bin oy düşüyor. Bizim 9. sıramızın onunla rekabet etmesi için bizim 90 bin oy almamız lazım ki onun 10 bin oyuna tekabül edebilelim. Yani eşit olduktan sonra onun 40 bin oyuna bizim için 90 bin 1 oy lazım o milletvekilini alabilmemiz için. İnsanlar eşit kısmına bakıp kolay sanıyorlar ama aslında 7'leri, 8'leri, 9'ları çıkarmak D'Hondt sisteminin olduğu yerde zorlu bir şey. Bir de sistemle oynadılar. Eskiden herkesin aldığı oy oranına göre dağıtılıyordu, doğru iş buydu. Şimdi bunlar eşite dağıtıyorlar. Eşite dağıtıldığında bizim burada aleyhte bir durum olacak ama ben her iki taraftaki 9. sıradaki milletvekillerimize şimdiden hayırlı olsun diyorum" ifadelerini kullandı.